[MD-sorular] (konu yok)

Can Gürsoy cangursoy at gmail.com
12 Kas 2005 Cmt 20:42:23 EET


selamlar,

matematikçinin belli bir anda gerçekten ne olup bittiği umrunda değildir
denmiş sayın ali nesin tarafından. ben bunun üzerine konuşmak istiyorum.
werner heisenberg lise çağında maddenin özü, evrenin yapısı ve benzeri
konular üzerinde felsefi matematiksel ve fiziksel fikirler üzerine düşünür
epey. o dönemde fizik dünyasını einstein genel görelilik kuramı ile
sallamıştır ve heisenberg de weyl'in uzay-zaman-madde adlı eserini okuduktan
sonra bu konuya büyük ilgi duyar. genel görelilik kuramındaki matematik onu
derinden etkiler ve lindemann'ın matematik seminerlerine katılmak ister.
lindemann'ın üniversite binasındaki odasına görüşme için gider. lindemann
ona son zamanlarda ne okuduğunu sorar ve uzay-zaman-madde kitabı yanıtını
alınca "o zaman sizin matematik dersi alma şansınız zaten yok" diyerek onun
isteğini geri çevirir. kafası karışan heisenberg bir süre sonra teorik fizik
hocası sommerfeld ile tanışır ve onun konferanslarına katılmaya başlar. bu
konferanslarda sommerfeld'in kendisine tanıştırdığı bir diğer öğrenci
wolfgang pauli ile iyi arkadaş olur. pauli ona deneysel fizik-teorik fizik
çatışmasından bahsederken şuna benzer şeyler söyler: "...günümüzde fizik pek
çok deneysel fizikçiye ağır gelmeye başladı. bu elbette bugünkü deneysel
fiziğin teknik araçlarla, günlük yaşamın kavramlarıyla açıklanamayan doğayla
içiçe girmiş olmasında yatıyor. biz ayrıca soyut bir matematik dili
oluşturduk. bu dil, kapsamlı bir modern matematik öğrenimi görülmeksizin
yeterince anlaşılamaz. o halde kendimizi sınırlamalı ve bir dalda
uzmanlaşmalıyız. soyut bir matematik dil bana kolay geliyor ve bununla
fizikte de bir şeyler yapılabileceği umudundayım. fakat bunun için deney
konusunda da belli bir bilgi birikimine sahip olmak gerek. su katılmamış bir
matematikçi eğer iyi bir matematikçiyse fizikten hiçbir şey anlamaz".

bunun üzerine lindemann ile olan konuşmasını anlatan heisenberg'e pauli: "bu
tam olarak beklentilerime uyuyor. lindemann matematiksel kesinlik konusunda
tam bir fenatiktir. ona göre tüm doğabilimleri, bu arada matematiksel fizik,
saçmalıktan ibarettir. weyl gerçekten görecelik kuramından anlıyor ve
böylece doğallıkla lindemann'ı da ciddiye alınacak değerli matematikçilerden
saymıyor" der. (alıntı: heisenberg - parça ve bütün, düzlem yayınları)

benim merak ettiğim durumun neden böyle olduğudur. felsefe-matematik-fizik
hep aynı sorunun yanıtını yorumlamaya çalışmazlar mı. peki neden hep
birbirleriyle didişir haldeler? fizik ve matematik çatışması yukarda
yazılanlardan apaçık gözükmektedir fakat matematik te fizik te gerçekliğin
nasıl bir şey olduğunu araştırmaz mı? felsefenin idealist taraflarına göre
matematik ve fizik gayet maddeci dururlar. peki neden su katılmamış
matematikçiler fizikçi olamıyor? matematik bir nevi evrenin dili değil
midir? neden evrenin dilini anadili gibi konuşan biri gerçekliğin maddesel
özünü araştırmaktan bir şey anlamaz?

cevaplarınız için şimdiden teşekkürler.
-------------- sonraki bölüm --------------
Bir HTML eklentisi temizlendi...
URL: http://lists.math.bilgi.edu.tr/pipermail/md-sorular/attachments/20051112/91e06ea0/attachment.htm 


MD-sorular mesaj listesiyle ilgili daha fazla bilgi